bugün
- düşün ki o bunu okuyor16
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz22
- iğrenç bir his tarif et31
- sözlük kızlarının saç rengi18
- anın görüntüsü9
- icardi190510
- galatasaray12
- bülent uygun10
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi12
- hakim ziyech11
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek21
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek41
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz14
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi10
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır10
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
entry'ler (151)
Türk solu diye tanımlanan sol fraksiyonu anlama çabası ve bu çabayla edinilen verilere göre anlam yükleme olayı.
anlama çabalarının sonunda muhakkak böyle bir sol fraksiyonun teoride ve pratikte mümkün olmadığının ayyuka çıkması şaşırtıcı olmamalı. nitekim 'sol'un belirli bir etnik grubu temsil etmemesi gerekliliği anlaşılacağından, türk solunun rasyonel bir tarafı olmadığı mantıktan kaçmaz. 'Türkiye solu' derseniz, eh! muhtemelen zayıf bir ihtimal.
anlama çabalarının sonunda muhakkak böyle bir sol fraksiyonun teoride ve pratikte mümkün olmadığının ayyuka çıkması şaşırtıcı olmamalı. nitekim 'sol'un belirli bir etnik grubu temsil etmemesi gerekliliği anlaşılacağından, türk solunun rasyonel bir tarafı olmadığı mantıktan kaçmaz. 'Türkiye solu' derseniz, eh! muhtemelen zayıf bir ihtimal.
Tarafımca, diyanet işleri için şimdiye dek harcanan paranın 20'de 1'i kadar olduğu düşünülen maaliyet şeysi.
Ha şimdi yoklukta para harcanır mı? harcanmaz ama devlet bunu takmaz. Devlet vatandaşı da pek takmaz doğrusu. Nihayetinde devlet için en önemli şey kendi varlığını sürdürmektir. Bunun için dini-politik kurumlardan tutun, mali kurumlara kadar her şey kendisini devlete adar ve gerekli gördüğü her ne ise yatırım yapar. Sonra biz, devletin parasının sahibi olduğumuz sanrılarıyla kafa ütüleriz. Cebinizde olmayan para şahsınıza ait değildir bu düzende. Siz bu para için "helal hoş olsun" derken dahi komik duruma düşersiniz dolayısıyla...
Ha şimdi yoklukta para harcanır mı? harcanmaz ama devlet bunu takmaz. Devlet vatandaşı da pek takmaz doğrusu. Nihayetinde devlet için en önemli şey kendi varlığını sürdürmektir. Bunun için dini-politik kurumlardan tutun, mali kurumlara kadar her şey kendisini devlete adar ve gerekli gördüğü her ne ise yatırım yapar. Sonra biz, devletin parasının sahibi olduğumuz sanrılarıyla kafa ütüleriz. Cebinizde olmayan para şahsınıza ait değildir bu düzende. Siz bu para için "helal hoş olsun" derken dahi komik duruma düşersiniz dolayısıyla...
Aynı anda penis ve vajinayı rahatlatmayı amaçlayan masaj tekniği. Bildiğin sikiş...
Apolitik kimselerce kesinlikle hoş karşılanmayan ve karşılanmayacak olan, politik kimselerce yapılmış olan, yapılmakta olan ve yapılacak olandır.
Şöyle ki palazlanmış gurur, vatan, millet, sakarya gibi değerlerle hiddetlendirilen kitle, kendi ülkesinin insanlarıyla karşı karşıya getirilir ve bu sürdürülebilir şekle dönüştürülürse bilhassa silah sanayisinden nemalananlara büyük bir pazar oluşur. Nitekim silah veya mühimmat ticaretiyle uğraşan sermayedaların çalışmaları da bu basit prensibe dayalıdır; böl-çatıştır-silah sat... Ancak kitle bu tip ticari yöntemlere karşı son derece yabancıdır ve politik meseleleri kavrama becerisine sahip değildir. Bu durum çatışmayı ve çatışmadan nemalananların ceplerini doldurmayı sürdürülebilir kılar. Dolayısıyla analar-babalar her zamanki gibi ağlar, sermayedarlar da puro içip golf oynarlar. Taki bundan hoşlanmayan başka bir burjuva sınıfı ortaya çıkana dek...
Şöyle ki palazlanmış gurur, vatan, millet, sakarya gibi değerlerle hiddetlendirilen kitle, kendi ülkesinin insanlarıyla karşı karşıya getirilir ve bu sürdürülebilir şekle dönüştürülürse bilhassa silah sanayisinden nemalananlara büyük bir pazar oluşur. Nitekim silah veya mühimmat ticaretiyle uğraşan sermayedaların çalışmaları da bu basit prensibe dayalıdır; böl-çatıştır-silah sat... Ancak kitle bu tip ticari yöntemlere karşı son derece yabancıdır ve politik meseleleri kavrama becerisine sahip değildir. Bu durum çatışmayı ve çatışmadan nemalananların ceplerini doldurmayı sürdürülebilir kılar. Dolayısıyla analar-babalar her zamanki gibi ağlar, sermayedarlar da puro içip golf oynarlar. Taki bundan hoşlanmayan başka bir burjuva sınıfı ortaya çıkana dek...
rte yönetimi pek çok kimse için vakt-i surur-i sefa olduğuna göre, kendisine ulu önderlik sıfatının yakıştırılması da pek anormal gelmiyor kulağa. Öte yandan, asıl meseleye gelince, tıpkı eski insanlar gibi, modern insanın da lider tayin etme alışkanlığının veya ezikliğinin bir sonucu olarak görülebilir. Tıpkı bir çocuğun baba veya anneyi araması gibidir bu lider tayin etme alışkanlığı. Ne kadar büyümüş olsak veya büyüdüğümüzü iddia etsek de bir lider tayin ederiz. Bu da daima Recepleri, Napolyonları, Atatürkleri veya Hitler'leri yaratır.. işin en dramatik yanı da şu ki, tıpkı "benim babam senin babanı döver" diye iddialaşan çocuklar gibi liderlerimizi birbirleriyle kıyaslayarak çatışırız...
Zat-ı şahanemin ta kendisidir. Son derece abazan ve bu durumu sözlük ortamında gizlemeyecek kadar da aleniyet ve samimiyeti elzem gören bir adamımdır vesselam...
Siyasal islamcı takımın, bop projesi gereğince siyasi, kitlesel ve coğrafi açmazlarını giderebilmesi için, üniter devletçi kişi, kurum ya da kuruluşları tasfiye etmesi ön koşul niteliğindedir. Tüm ulusal güvenlik aygıtlarının eylemlerinin, üniter devlet düzeniyle çelişen görüntüsü de bu gelişmelerin bir sonucudur.
Ayrıca bir laf var:
"Komünistleri öldürdüler, bir şey demedim çünkü kendilerini sevmezdim
Sosyalistleri öldürdüler, bir şey demedim çünkü bence komünistlerden farkları yoktu
Ulusalcıları öldürdüler, bir şey demedim çünkü bana dokunan yoktu
Şimdi beni öldürüyorlar, bir şey demedim çünkü artık sesimi duyacak kimse yok..."
Ayrıca bir laf var:
"Komünistleri öldürdüler, bir şey demedim çünkü kendilerini sevmezdim
Sosyalistleri öldürdüler, bir şey demedim çünkü bence komünistlerden farkları yoktu
Ulusalcıları öldürdüler, bir şey demedim çünkü bana dokunan yoktu
Şimdi beni öldürüyorlar, bir şey demedim çünkü artık sesimi duyacak kimse yok..."
Tamamen yanlış bir önerme; zira zorla değil güzellikledir. (Kılıçla güzellik olmaz demeyin, sonuç olarak kılıçta bir sanat, kullanması da).
"Küfür etmeye bile değmezsin"
Tanım: Bir grup dini hassasiyeti ya da sömürü fikri olan kimselerce oluşturulan facebook grubunun sanal fetvası...
Şimdi olabilir, insan hassasiyetinden ötürü bir grup açmıştır, tepkisini dile getirmiştir.
Benim merak ettiğim mesele şu, şimdi 100.000 kişilik bir facebook grubu oluştu, facebook yönetimine trip atıldı, her şey bitti ve insanlar normal hayatlarına geri döndü... Bu grup ne olacak? Bu grubun yönetimi grubu dağıtacak mı yoksa 100.000 kişilik fanpage diye satacak mı? Ya da gruba reklam alarak buradan gelir mi elde edecek?
Dostlar, uygarlık tarihi boyunca naifliğiyle sömürülen insanlığın yeni bir sömürü senaryosu sahnede gibi görünüyor...
Şimdi olabilir, insan hassasiyetinden ötürü bir grup açmıştır, tepkisini dile getirmiştir.
Benim merak ettiğim mesele şu, şimdi 100.000 kişilik bir facebook grubu oluştu, facebook yönetimine trip atıldı, her şey bitti ve insanlar normal hayatlarına geri döndü... Bu grup ne olacak? Bu grubun yönetimi grubu dağıtacak mı yoksa 100.000 kişilik fanpage diye satacak mı? Ya da gruba reklam alarak buradan gelir mi elde edecek?
Dostlar, uygarlık tarihi boyunca naifliğiyle sömürülen insanlığın yeni bir sömürü senaryosu sahnede gibi görünüyor...
demek ki sözlük çoğunluğu apolitik ki kurallar da buna göre şekilleniyor. ne demişler, toplumun başına gelecekler kendisi tarafından belirlenir. Yani bir nevi "nasılsan öyle yönetilirsin" mantığının vukua gelmesi durumu...
hem bırakın arkadaş; böyle bölünmeye müsait politikalar izleyen ideolojilerle bezenmiş bir toplum olmaktansa, komple apolitik olmak çok daha faydalı...
hem bırakın arkadaş; böyle bölünmeye müsait politikalar izleyen ideolojilerle bezenmiş bir toplum olmaktansa, komple apolitik olmak çok daha faydalı...
üniversiteye giden kızın yaşamını irdeleyen erkeğin araplaşma süreciyle paralel gelişen süreç analizi.
şimdiye dek gelişen olaylar ve mevcut düzenlemelere bakılırsa tutarlı önerme. öte yandan türkiye rejimi faşizmde öyle bir yol kat etmiştir ki "Türkiye faşist değil" demek "ABD Emperyalist değil" demek ile eş değerde bir hal almıştır. bu daha bir şey değil tabii, asıl faşizmi 30 yıl sonra göreceksiniz, faşizm nasıl olurmuş hep beraber izleriz.
tanım: evrim teorisini kuzu makatında marine etmeye çalışmanın talihsizliği.
Tanım: basında terör örgütü diye anılan oluşum.
Mesele tam ve kısaca şu ki derin devlet 83'te "amerikancılar ve amerikan karşıtları" şeklinde ikiye bölünmüş ve örgütün amerikancı kadrosu, abd desteği ile türkiye'yi tekeline almış, diğer kadroyu da "bunlar ergenekoncu" diyerek tasfiye etmiştir. Tabii bunun içinde masum olan amerikan karşıtları da güme gitti. Şimdi ne oldu? ABD bunun diyetini isteyecektir:
"Başbakan! ver bakayım bana şu araziyi, indir pkk'yı aşağıya, özelleştir şu kurumu, hadi yardım et bişiler yap; küreselleşme var görmüyon mu, elini çabuk tut eyyyy, sana diyom! uyuma oğlum uyuma, şamar oğlanı!"
Mesele tam ve kısaca şu ki derin devlet 83'te "amerikancılar ve amerikan karşıtları" şeklinde ikiye bölünmüş ve örgütün amerikancı kadrosu, abd desteği ile türkiye'yi tekeline almış, diğer kadroyu da "bunlar ergenekoncu" diyerek tasfiye etmiştir. Tabii bunun içinde masum olan amerikan karşıtları da güme gitti. Şimdi ne oldu? ABD bunun diyetini isteyecektir:
"Başbakan! ver bakayım bana şu araziyi, indir pkk'yı aşağıya, özelleştir şu kurumu, hadi yardım et bişiler yap; küreselleşme var görmüyon mu, elini çabuk tut eyyyy, sana diyom! uyuma oğlum uyuma, şamar oğlanı!"
Tanım: Evrim kuramının oluşturduğu sosyal etkileşimlerle gelişen ittifak.
bugün şöyle bir uludağsözlükte dolaşırken, charles darwin başlığında şu ilginç saptamayla karşılaştım:
"koyu hristiyan-koyu müslüman ittifakının kurulmasına yol açan adam."
saptamayı biraz açarsak:
şöyle ki nazi almanya'sının ünlü siyaset düşünürü carl schmitt'in "dost ve düşman teorisi"ne göre de, çeşitli farklılıkları olan toplumu bir arada tutmak ve toplumu istediğiniz gibi yönlendirmek için "dış düşman" yaratmak gerekir. Bu sayede toplumun birleşmesi ve dış tehditle mücadele edeceği savunulur. Bu yüzden de bilhassa ABD'de bilinçli olarak terörist gruplar oluşturulur. terörün şimdiye dek abd siyasetine sağladığı faydanın tartışılmayacak düzeyde olduğu aşikardır.
evrim kuramı da, tüm tabuların kökeni için ciddi bir dış tehdit niteliğine sahiptir. bu açıdan bakarsak, abd'deki evangelist gruplarla, ortadoğudaki köktendinci grupların, evrim kuramına karşı neden ortaklaşa dezenformasyon faaliyetleri yürüttüğünü anlamak pek güç olmasa gerek. bu da namı değer fethullah gülen'in "dinler arası diyalog" söylemlerinin nedenlerinden birini açıklıyor.
"Bütün dinler, birleşin!"
Tabii Hıristiyanlık ve müslümanlığın ortaklaşa çalışmalar yürütmesi olayının geçmişi yalnızca evrim kuramıyla sınırlı değil. Yakın tarihe baktığımızda, soğuk savaş döneminde Hıristiyan ve Müslüman örgütlerin birleşerek sovyetlere ve ülke içindeki sovyet yanlılarına karşı yürüttükleri pek çok faaliyetin olduğunu görürüz. Ancak sonuç genellikle benzer şekillerdedir; ABD işine geldiği sürece yardım eder, işi bitince eziyet eder...
bugün şöyle bir uludağsözlükte dolaşırken, charles darwin başlığında şu ilginç saptamayla karşılaştım:
"koyu hristiyan-koyu müslüman ittifakının kurulmasına yol açan adam."
saptamayı biraz açarsak:
şöyle ki nazi almanya'sının ünlü siyaset düşünürü carl schmitt'in "dost ve düşman teorisi"ne göre de, çeşitli farklılıkları olan toplumu bir arada tutmak ve toplumu istediğiniz gibi yönlendirmek için "dış düşman" yaratmak gerekir. Bu sayede toplumun birleşmesi ve dış tehditle mücadele edeceği savunulur. Bu yüzden de bilhassa ABD'de bilinçli olarak terörist gruplar oluşturulur. terörün şimdiye dek abd siyasetine sağladığı faydanın tartışılmayacak düzeyde olduğu aşikardır.
evrim kuramı da, tüm tabuların kökeni için ciddi bir dış tehdit niteliğine sahiptir. bu açıdan bakarsak, abd'deki evangelist gruplarla, ortadoğudaki köktendinci grupların, evrim kuramına karşı neden ortaklaşa dezenformasyon faaliyetleri yürüttüğünü anlamak pek güç olmasa gerek. bu da namı değer fethullah gülen'in "dinler arası diyalog" söylemlerinin nedenlerinden birini açıklıyor.
"Bütün dinler, birleşin!"
Tabii Hıristiyanlık ve müslümanlığın ortaklaşa çalışmalar yürütmesi olayının geçmişi yalnızca evrim kuramıyla sınırlı değil. Yakın tarihe baktığımızda, soğuk savaş döneminde Hıristiyan ve Müslüman örgütlerin birleşerek sovyetlere ve ülke içindeki sovyet yanlılarına karşı yürüttükleri pek çok faaliyetin olduğunu görürüz. Ancak sonuç genellikle benzer şekillerdedir; ABD işine geldiği sürece yardım eder, işi bitince eziyet eder...
sık sık eleman değişimine doğru orantıda ruh değişimine uğrayan grup; belki mecburen, belki de mecburen. iki sene evvel basçı bir arkadaş vardı, onun ayrılması zaten pek çok şeyi değiştirdi kanımca. bu grubun şuan hala var olması, tolga'nın buna geçmişteki inancının gücünden geliyor sanıyorum. öte yandan, vakti zamanında ceyhan vardı; bu grupta yeteneğini kullanabiliyordu. o ayrılınca da köklü bir ruh değişimi oldu ve ondan sonra ne ceyhan'ın takdire şayan bir şeyler yapabildiğine şahit oldum, ne de dijnn stylo'nun.
tabii bu söylediklerim grubun son durumlarını kapsamıyor çünkü iki yıldır bilmiyorum neler olup bitiyor. başarılar...
tabii bu söylediklerim grubun son durumlarını kapsamıyor çünkü iki yıldır bilmiyorum neler olup bitiyor. başarılar...
tanım: değişkenliğin karşı konulamazlığı ve dogmatik bilgilerin durağanlığı arasındaki uyumsuzlukların bütünü...
insanlar her ne kadar belli başlı dogmaların hayatlarına yön vermesine müsaade etseler de, içinde bulunulan konum, şart ve imkanlar dahilinde değişen gereklilikler, dogma ile çelişecektir. bu durum, anlamlandırılamayan bir kafa karışıklığı doğurur. "acaba tanrı bu ayeti gönderirken yanlışlık mı yaptı?" diye sorgulamaktan da korkulacak ve elde olmadan dogmaya kafa tutarca şekillenen düşünceler suçluluk duygusu yaratacaktır.
bir müddet sonra bu durum kanıksanacak, iç çelişkiler umursanmamaya bile başlanacak ve inanışla çelişen eylem ve düşüncelerin ardı arkası kesilmez bir hal alacaktır. işte köktendinci toplumların hali budur.
insanlar her şeyden önce doğanın simbiyotik yönünü anlamalı ve değişmeyen şeylerin sürekli çelişkiler içinde boğulacağının idrakine varmalıdır. çünkü değişim ve gelişime açık olmayan şeyler, kendi kendilerini yok ederler
insanlar her ne kadar belli başlı dogmaların hayatlarına yön vermesine müsaade etseler de, içinde bulunulan konum, şart ve imkanlar dahilinde değişen gereklilikler, dogma ile çelişecektir. bu durum, anlamlandırılamayan bir kafa karışıklığı doğurur. "acaba tanrı bu ayeti gönderirken yanlışlık mı yaptı?" diye sorgulamaktan da korkulacak ve elde olmadan dogmaya kafa tutarca şekillenen düşünceler suçluluk duygusu yaratacaktır.
bir müddet sonra bu durum kanıksanacak, iç çelişkiler umursanmamaya bile başlanacak ve inanışla çelişen eylem ve düşüncelerin ardı arkası kesilmez bir hal alacaktır. işte köktendinci toplumların hali budur.
insanlar her şeyden önce doğanın simbiyotik yönünü anlamalı ve değişmeyen şeylerin sürekli çelişkiler içinde boğulacağının idrakine varmalıdır. çünkü değişim ve gelişime açık olmayan şeyler, kendi kendilerini yok ederler